21 Eylül 2007 Cuma

Anlatmıştım ya sana günlükçüm veteriner abim bana hayatımın kazığını atarak bu kıza verdi, benim artık sahibim o.neyse eve geldiğim ilk iki gün temel ihtiyacım olan çiş ve kaka olayı hariç koltuğun altından çıkmamaya çaılştım fakat birbuçukuncu günün ortalarında açlıktan gözlerim karardı bari bir şeyler atıştırıyım dedim.bir de ne göreyim günlük,mama kutumun içi mis gibi taptaze mamalarla dolu,ama ben gururlu bir kediyim,tavır yapıyorsam eğer sonuna kadar giderim o yüzden şöyle az bir miktar yedim,beyenmemiş numarası yaptım.ama o ne numara be günlük,kendimi oskarlık bir yıldız gibi hissettim.sonrasında başıma gelenleri bir bilsen,bir bilsen.keşke kulaklarım kopsaydı da o ismi duymasaydım.bunlar bana sesleniyorlar koltuğun arkasından çıkmam için.oyuncak fare ,top falan atıyorlar ama ben de tık yok tabi.sonra kız aniden 'minik,miiiiiniiiiiikkkkk' diye seslenmeye başladı.ben'yok canım,pehhhh olur mu hiç bana seslenmiyorlardır böyle' diye düşünürken az sonra acı gerçeği kavradım.bunlar bana 'minik' ismini takmışlar günlük.....düşünebiliyor musun? gelecekteki tüm hayatımı mahvedecek,karizmamı yerlerde sürükleyecek bir isim bulmuşlar bana 'minik!......hala inanamıyorum.oysa benim adım atılgan,azman,hadi olmadı cesur yürekli richard falan olmalıydı.tamam günlük, şu an için küçük ebatlara sahip olabilirim ama bu benim hiç büyümeyeceğim anlamına gelmiyor ki?hayatım boyunca o anı unutmayacağım,yer yarılsa da içine girseydim keşke......ama intikamım çok kötü olacak günlük,hele şu tırnaklarım bir uzasın bak sen o zaman gör ne koltuk bırakıcam,ne de perde....

Hiç yorum yok: